Şimdilik genç yaşında yaşamı sarsan oldu. Ne okulda ne işte ne de sosyal etrafında huzur bulabiliyor… Nedeni ise ne karakteri ne de davranışları. Bütün sorun, taşıdığı soyadında gizli. Gittiği her yerde ön yargılarla karşılaşıyor, başvuruları geri çevriliyor, insanlar konuşmalarını yarıda kesiyor.
Çünkü soyadı, geçmişte büyük bir suçla anılan, ülke gündemini sarsmış bir ismin soyadıyla aynı.
Oysa onun suçu yok… Ancak toplumun hafızası güçlü, önyargıları ise daha da güçlü. Adını söylediği an bölge buz kesiyor, başvurular bir bahaneyle iptal ediliyor, birtakım yerlerde açık açık “Bu soyadıyla çalışamayız” bile deniliyor. Sadece iş değil; ev tutmak istediğinde bile, “Biz bu soyadıyla sorun yaşamayalım” denerek geri çevrildiğini anlatıyor.
Yaşadığı bu durum, çoğu şahıs amacıyla düşündürücü bir tablo meydana koyuyor. Bir insan, yalnızca taşıdığı soyadı yüzünden namacıyla yargılanır? Geçmişin sorunları yüzünden bugünün masumları namacıyla bedel öder?
Psikologlar, bu durumun “sosyal damgalama” olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Kişilerin geçmişiyle değil, kendileriyle değerlendirilmesi gerekir. Aksi durumda birey, toplumdan dışlanır, psikolojik baskı altında ezilir ve potansiyelini meydana koyamaz.”
Soyadını değiştirmek istediğini fakat uzun ve masraflı meşru süreçlerle karşılaştığını dile getiren genç, “Ben ne yaparsam yapayım, insanların ilk duyduğu şey soyadım oluyor ve her şey orada bitiyor” diyerek yaşadığı çaresizliği dile getiriyor.
Sosyal medyada bu hale reaksiyon gösteren binlerce şahıs, “Hiç kimse yalnızca bir isim yüzünden yargılanmamalı” diyerek destek verirken, eksperler ise benzer durumda olan insanların adedinin azımsanamayacak kadar çok olduğuna ilgi çekiyor.
Bu sansasyonel olay, toplumun hafızasında neyin kalıcı olduğunu ve önyargıların nasıl ömürleri şekillendirdiğini bir kez daha gözler önüne seriyor…