ASKERLER ÜS KAPISINDAKİ YAŞLI ADAMLA DALGA GEÇTİ BİR GENERAL ÇIKIŞA KADAR “Beyler,” diye başladı general, sesi etrafındaki mırıltıları ve kahkahaları susturacak kadar ağırdı. “Sizi bu üssün gördüğü en iyi askerlerden biriyle tanıştırmak istiyorum.” Kapıdaki genç askerler şaşkınlık ve biraz da utanmış bir şekilde etrafa bakındılar. Yaşlı adam sessizce durdu, ifadesi değişmemişti, ancak gözlerinde artık bir tanıma ve onur kıvılcımı vardı. “Bu adam,” diye devam etti general, “Başçavuş William H. Thompson. II. Dünya Savaşı, Kore ve Vietnam’da görev yaptı. Ardenler Muharebesi’ndeki cesaretinden dolayı Onur Madalyası ile ödüllendirildi. O madalyalı bir kahraman ve hepiniz ona saygı borçlusunuz.” Sahaya doğru birlikte yürürken, genç askerler birbirlerinden ayrılıp, dikkat kesilmiş bir şekilde, yüzlerinde saygı ve hayranlık karışımı bir ifadeyle durdular. Yaşlı adamın yavaş adımları aniden daha kararlı göründü; kolunun altındaki bayrağın ağırlığı, yaptığı fedakarlıkların bir kanıtıydı. Tören, böyle bir olaydan beklenen tüm ihtişam ve törenle devam etti, ancak beklenmedik bir şekilde orada bulunan yaşayan bir efsane sayesinde daha da büyük bir saygıyla. Ödüller verilip konuşmalar yapılırken, Başçavuş Thompson’ın cesaretinin hikâyesi katılımcılar arasında yayıldı, hayranlık ve hayranlıkla fısıldandı. Olaydan sonra, aileler ve askerler birbirine karışırken, Thompson’ı ilk sorgulayan genç muhafız, özür dileyen ve alçakgönüllü bir tavırla ona yaklaştı. “Efendim, az önceki davranışım için özür dilerim. Bilmiyordum.” Thompson uzanıp güven verici bir şekilde elini genç adamın omzuna koydu. “Kırgınlık yok evlat. Senden önce gelenleri unutmak kolay. Sadece üniformaya ve onu giyenlere, nasıl görünürlerse görünsünler, her zaman saygı göstermeyi unutma.” General, ayrılmadan önce onu tekrar buldu ve elini sıkıca sıktı. “Burada her zaman hoş karşılanırsın, Başçavuş.” “Teşekkür ederim General. Geleneğin devam ettiğini görmek güzel,” diye yanıtladı Thompson, sesinde hafif bir gururla. Ana kapıya dönerken genç askerler kenara çekilip, bir zamanlar tıpkı kendileri gibi genç bir asker olan ve ülkesine onurla hizmet etmeye hazır olan yaşlı adamı selamladılar.
